Dokuz aydır tutuklu bulunan 11 Cumhuriyet çalışanı ve yöneticisinin de aralarında bulunduğu, 19 kişinin yargılandığı Cumhuriyet gazetesi davasının ilk duruşması sansürün kaldırılışının yıldönümünde, 24 Temmuz'da başladı; 28 Temmuz'a dek sürdü. Duruşmanın ilk ve son gününde destek için Düşünce Suçu(!?)na Karşı Girişim olarak biz de oradaydık. 1100 avukatın müdahil olarak katılmak istediği duruşmalara yurtiçi ve yurtdışından büyük bir destek vardı. Davanın başladığı 24 Temmuz günü Cumhuriyet'in destekçileri, serbest bırakılmasını istedikleri dostları için havaya balon uçurdu; basın açıklamalarında ifade özgürlüğü ve haber alma özgürlüğü için mücadeleden vazgeçmeyeceklerini vurguladı.
Gazetecilere yöneltilen suçlamaların bir kısmının yalnızca yazdıkları yazılara (üstelik Basın Savcılığı'nın soruşturma açma süresinin zaman aşımına uğramasına rağmen) dayandırılması, bir kısmının ise ByLock kullandığı tespit edilen kişilerle telefon görüşmesi yapmak gibi dolaylı ve hukuki geçerliliği olmayan deliller ile desteklenmesi ve dava süresince "yayın politikalarında değişiklik"le ilişkilendirilmesi, davada gazeteciliğin yargılandığını açıkça gösteriyor. Cumhuriyet'in güçlü ve usta kalemlerinin yazdığı savunmaların herbiri ise insan hakları, hukuk ve gazetecilik alanında verilmiş bir ders niteliğindeydi. Avukatların da savunmalarda hukuksuzluklara defalarca, ayrıntılı biçimde işaret etmesine rağmen, mahkeme heyeti yargılamaya devam etme kararı aldı.
Cumhuriyet Gazetesi okur temsilcisi Güray Öz, karikatürist Musa Kart, Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu Üyeleri avukat Bülent Utku, Önder Çelik, avukat Mustafa Kemal Güngör, Cumhuriyet Gazetesi köşe yazarı Hakan Kara ve Cumhuriyet Gazetesi Kitap eki Genel Yayın Yönetmeni Turhan Günay'ın tahliyelerine, Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu, Cumhuriyet Gazetesi İcra Kurulu Başkanı avukat Akın Atalay, köşe yazarı Kadri Gürsel, Cumhuriyet Gazetesi muhabiri Ahmet Şık, Tweet'leri nedeniyle yargılanan Ahmet Kemal Aydoğdu'nun tutukluluklarının devamına karar verildi. Dava 11 Eylül'de, bu kez Silivri Adliyesi'nde devam edecek.
Ayrıca mahkeme savcının talebi üzerine Ahmet Şık'ın savunmasına dair savcılığa suç duyurusunda bulunulmasına karar verdi. Şık "savunma, ifade değil ithamdır" dediği savunmasında AKP iktidarının FETÖ örgütlenmesinin darbe girişimine varan faaliyetindeki siyasi sorumluluğuna ilişkin kapsamlı bir çerçeve çiziyordu.