26 Nisan'da "Çocuklar ölmesin" dediği için yargılanan Ayşe Çelik'in ve ona destek için kendini ihbar eden 38 sivil itaatsizin karar duruşmasındaydık. Bir önceki duruşmada savcı mütalaasında sivil itaatsizler için "suç işleme kasıtları" olmadığı için beraat, Ayşe Çelik için ise "programı soru sorma kastıyla aramadığı" ve "Güneydoğu'da yaşananlar için Türk Silahlı Kuvvetleri'ni sorumlu göstermek suretiyle PKK propagandası yaptığı ve örgüt amaçları doğrultusunda hareket ettiği" savıyla TMK 7/2 ve 6/2 maddelerince cezalandırılması talep edilmişti.
Sivil itaatsizler ortak ve şahsi savunmalarında Güneydoğu ve Doğu illerinde kendi tanık oldukları yıkım ve şiddete işaret ederek, bir kez daha sivillerin ölmemesini istemenin, barış talep etmenin suç olamayacağını, Ayşe Çelik ile kendilerinin aynı şartlarda yargılanması gerektiğini vurguladılar. Ayşe Çelik'in savunması ise şöyleydi:
" Değerli Yargıçlar;
Savcılıkça verilen mütalaadan sonra, hakkımdaki suçlamaya ilişkin savunma yapmam istenmektedir. Hemen belirtmek isterim ki, hiçbir suç işlediğim kanısında değilim. TV programında yapmış olduğum konuşmanın suç olmadığını düşündüğüm gibi, kendimi de bir sanık olarak görmüyorum. Kendimi, iç sesini dinleyen ve vicdani sorumluluğu kapsamında mağduriyetleri dile getiren ve fakat aşama itibariyle bir kısım medya ve yargı eliyle mağdur edilmiş biri olarak görüyorum. Bu nedenle de ben savunma yapmıyorum, sadece beyanda bulunuyorum. Beyanlarım, mağdur beyanıdır.
Ülkenin Güneydoğusu'nda yaşanan yaygın çatışmaların ve akabinde sokağa çıkma yasaklarının, binlerce insan gibi, doğrudan mağduriyetini yaşadım. Bu mağduriyetlerin duyurulması için küçük de olsa bir çığlık olma kastıyla yapmış olduğum konuşma nedeniyle tekrar linç edilerek mağdur edildim.
Sayın Başkan;
Nice kuzu ile kurt hikayesi vardır. Kuzu masumiyeti, kurt ise art niyetli muktediri işaret eder bu hikayelerde. Derenin aşağısında su içen kuzuya, derenin yukarısında bulunan kurdun "Neden suyumu bulandırıyorsun!" demesine benziyor velhasıl halimiz. Kuzunun ne cevap vereceğinin bir önemi yoktur. Maksat kuzuyu yeme ve familyasına mesaj vermedir esasen. Bu dava ile de maksat hasıl olmuş galiba. Kuzu yenmiş, familyasına mesaj verilmiştir.
Masumiyetime inanan ve sözlerimi sahiplenen bilim insanı, siyasetçi, aydın, sanatçı, hukukçu dostlara teşekkür ederken hâlâ da güncel olduğunu düşündüğüm o sözlerimi tekrar ediyorum:
' Sessiz kalmayın. İnsan olarak biraz daha hassasiyetle yaklaşın. Görün, duyun ve artık bize el verin. Yazık; insanlar ölmesin, çocuklar ölmesin, anneler ağlamasın! '
Saygılarımla."
Avukatların tüm savunmalarına ve ifade özgürlüğü davalarında AİHM'den gelen örnek kararların ayrıntılı bir anlatımına rağmen mahkeme heyeti sivil itaatsizlere beraat kararı verirken, Ayşe Çelik'i ise 1 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırdı, cezayı "sürenin çok kısa olması nedeniyle ertelemeye gerek olmadığına" hükmetti. Sivil itaatsizler bu karara itiraz edecek ve davayı İstinaf Mahkemesi'ne taşıyacak, daha da önemlisi, #AyşeYalnızDeğil! demeye devam edecek.