Bu raporda OHAL koşullarında gerçekleştirilen anayasa değişikliği halk oylaması sürecinde, Şubat ayından 18 Nisan’a dek yaptığımız haber taramalarında karşılaştığımız hak ihlalleri, baskılar ve hukuksuzlukları derledik. Yine bu tarihe kadar tespit edilen ihlal ve baskıları kronolojik olarak gösteren bir harita hazırladık. Haritadan Ocak-Nisan ayları arasında Türkiye’nin farklı yerlerinde yaşanan baskı ve ihlalleri interaktif olarak takip etmek mümkün. Bu süreci takip eden ve tarama yapan diğer sivil toplum kuruluşlarının raporlarından da faydalandık ve bu raporların bağlantılarını da raporun sonuna ekledik. (Haritalar ve GIS analizi için Natali Arslan’a teşekkür ederiz.)
Kronolojik harita
İlk harita toplam dört ay boyunca gözlemlenen ihlal ve baskıların iki haftalık aralıklarla nerede gerçekleştiklerini bizlere sunuyor. Durdur tuşuna basarak ve turuncu barı zaman çizgisi üzerinde kaydırarak tüm ihlal ve baskıları üzerlerine tıklayarak interaktif bir şekilde inceleyebilirsiniz.
Şehirlere Göre Dağılım
Bu sayfada başlıklara tıklayarak iki harita arasında gezebilirsiniz. İlk harita bize ihlallerin en sık yaşandığı şehirleri gösteriyor. İkinci harita ise gözlemlenen her ihlali bize aktarıyor. Bu iki harita da zaman ve ihlal türüne göre filtrelenebilir.
Raporda yaşanan hukuksuzluk ve ihlalleri yedi ana başlığa ayırdık ve belli başlı örnekleri sunmaya çalıştık. Raporu okurken tamamen kapsayıcı olmadığını hatırlamakta fayda var: Rapor için kullandığımız verilerin çoğu sık sık sansüre ve erişim engellemesine maruz kalan alternatif medya kanallarından edinildi. Basın özgürlüğünün ayaklar altına alındığı bu dönemde, hükümet tarafından marjinalize edilen “Hayır” cenahının yaşadığı sıkıntılar ve maruz kaldığı baskılara ilişkin haber ve verileri yalnızca halen ayakta kalabilen muhalif basından ve yurttaş haberciliğini merkeze alan medya platformlarından takip edebildiğimizi not düşelim. Rapor yazıldığı sırada, bu platformlarda görevli haberci ve editörlerin gözaltına alındığı haberleri de birbiri ardına geldi.
Referanduma giden süreçte, Temmuz’dan beri uzatılarak devam eden OHAL koşullarının etkisi büyük oldu. Uluslararası Af Örgütü’nün raporunda belirtildiği gibi “muhalif sesleri susturmak için” araçsallaştırılan OHAL koşullarında birçok derneğin ve sivil toplum kuruluşunun faaliyetlerine son verildi, yüzlerce gazeteci tutuklandı, birçok yayın organı kapatıldı. Bahsi geçen koşulların kendisi referandum sürecinin adil ve eşit bir şekilde yürütülmesini engelleyici nitelikteydi.
Devlet imkanlarının propaganda amacıyla kullanılması
Bu kategorideki olayların başında yapılan siyasi mitinglerde devlet kaynaklarının kullanıldığı ve okullar ve camilerin propaganda alanına dönüştüğü ve devlet memurlarının “Evet” propagandası için bizzat yetkisini kullandığı örnekler yer alıyor. Ayrıca bu kategoriye, kamu hizmetinde çalışanların “Evet” mitinglerinde bizzat görevlendirilmesi, katılım göstermeye zorlanması, emek gücünün “Evet” afişleri asması ya da “Hayır” afişlerini sökmeye harcanmasından, lise öğrencilerini “Evet” çalışmasıyla ilişkili etkinliklere götürülmesi ve gitmeyenlerin disiplin soruşturmasına tabi tutulması, ve hatta “Hayır” kampanyası yürütenlerin eğitim hakkının elinden alınmasına varan çeşitlilikte durumlar dahil. Siyasi görüşü ne olursa olsun toplumun tüm bireylerine eşit hizmet vermesi gereken eğitim kurumlarında yapılan propagandanın bir baskı aracına döndüğünü not etmekte fayda var.
Şeffaflık Derneği’nin Mart ayı raporuna göre, “tarafsız” Cumhurbaşkanı’nın “Evet” propagandası yaptığı 19 törende kamu kaynakları kullanıldı. Bu kaynakların harcanmasına en çok tartışılan örnek, 8 ve 9 Nisan’da yapılan MHP ve AKP mitingleri için Avrasya Tüneli’nin kapatılmasının maliyetinin, yani yüklenici firmayla yapılan garanti anlaşması gereği ödenmesi gereken 137 bin araçlık geçiş ücretinin, hazineden tahsil edilecek olmasıydı.
Siyasi Baskı
“Evet” kampanyası için halihazırda tek seslileşmiş bir kitle medyasının yanısıra devlet imkanları da bahsettiğimiz gibi kullanılırken, “Hayır” kampanyası için gereken kaynaklar, muhalif parti HDP’nin vekilleri ve eş başkanlarının tutuklu olması, parti etkinliklerinin valilik yasaklarıyla engellenmesi ile tezahür eden siyasi baskı ortamı nedeniyle hayli kısıtlanmış durumdaydı. Yasaya göre “tarafsız” olarak tanımlanan Cumhurbaşkanı’nın “Hayır” oyu verecek olan yurttaşları bizzat hedef gösterdiği,“bölücü” ve “15 Temmuz”cu ilan ettiği sık sık basında yer buldu. Bu kategoride muhalif siyasi kurumlara veya “Hayır” oyu vereceği düşünülen seçmenlere yapılan siyasi baskılara ilişkin örnekleri ekledik.
Tehdit ve Saldırılar
Bu siyasi baskı ortamına ek olarak toplumsal kutuplaşmanın eklenmesiyle, HDP, CHP, Birleşik Haziran Hareketi, TKP gibi “Hayır” kampanyası yürütenlere ve gazetecilere halk oylaması sürecinde tehdit ve saldırıların da arttığı ve ağırlaştığı gözlemlendi.
Tehditlerin bazen AKP mensuplarının ya da hükümete yakınlığıyla bilinen isimlerin sosyal medya hesapları aracılığıyla alenen yapılmış olmasına rağmen hiçbiri soruşturmaya uğramadı, bir yaptırımla karşılaşmadı. Bu cezasızlığın da tehdit ve saldırılara ortam hazırladığını hesaba katmak gerektiğini düşünüyoruz. Bu nedenle, “Hayır” kampanyasını yürütenlerin maruz kaldığı fiziksel ve psikolojik saldırıların tümü belgelenmemişse de, mevcut koşullarda “Hayır” oyu vereceğini açıklamış olan ya da olmayan bütün bir kitlenin potansiyel olarak bu saldırılara karşı savunmasız kaldığını söylemek mümkün.
“Hayır” kampanyasına karşı engellemeler ve sansür
Halk oylaması sürecindeki bir başka adaletsizlik ise, “Evet” kampanyasına verilen sonsuz imkan ve desteğin karşısında, “Hayır” kampanyası yürütenlerin karşılaştığı engellemeler ve sansürlerdi. Sansür ve engellemeler kategorisine “Hayır” etkinliklerine izin verilmemesi, bu etkinliklerin son anda engellenmesi, afişlerinin sökülmesi ya da reklam panolarına kabul edilmemesi ile İHD gözlem heyetlerinin faaliyetlerinin engellenmesi dahil.
Bu kategorideki olayların belki de en belirgin olanı televizyon kanallarında farklı partilere ayrılan yayın süresiydi. Demokrasi İçin Birlik Girişimi’nin referandum öncesi 17 ulusal kanalın Mart ayındaki yayınlarını incelediği rapora göre 1-10 Mart tarihleri arasındaki haber bültenlerinde Cumhurbaşkanlığı’na 53,5, AKP’ye 83, CHP’ye 17, MHP’ye 14,5 saat ayrılırken HDP’ye 33 dakika ayrıldı. 1-20 Mart 2017 arası canlı yayınlarda Erdoğan’a 169, AKP’ye 301,5 saat ayrılırken MHP’ye ayrılan süre 15,5 saat. Referandumda “hayır” diyeceklerini açıklayan CHP’ye 45,5 saat ayrılırken, HDP’ye hiç yer verilmedi.
Bir başka sık karşılaşılan durum ise muhalif partilerin “Hayır” kampanyalarının sürekli maruz kaldığı sansür ve yaptırımlardı. HDP’nin kampanya şarkısı “Bejîn Na” önce çeşitli illerde daha sonra da ülke çapında yasaklandı, MHP’li muhalif Meral Akşener’in çeşitli illerdeki toplantıları engellendi. CHP’li vekillerin çeşitli üniversitelerdeki etkinlikleri iptal edildi. Bildirilen sansür ve engellemeler, Başbakan Binali Yıldırım’ın halk oylaması sonrasında "Gayet demokratik bir şekilde, sınırsız propaganda imkanı sağlanan bir referandum yaptık" açıklamasını boşa çıkarır nitelikte.
Ekonomik Baskı
Halk oylamasına giden süreçte “Hayır” oyu vereceğini duyuranlar yalnızca saldırı tehdidiyle değil, işlerini kaybetme tehdidiyle de karşı karşıya kaldı. Bu kategoride siyasi görüşleri nedeniyle ekonomik baskıya maruz kalınan durumlara yer verdik. Çeşitli kurumlarda çalışanlar sosyal medya paylaşımları nedeniyle işlerini kaybetti, devlet kurumlarında görevli ya da bu kurumlarla ilişkili işlerde çalışanların da görüşlerine göre haklarından mahrum kaldığı ya da işini kaybetme tehdidiyle “Evet” çalışmalarına katılmaya zorlandığı bildirildi. Bu kategoride kamuoyunda en çok tartışılan, ekonomik baskının yanısıra basın özgürlüğünün ihlalini de gözler önüne seren bir örnek, sunucu İrfan Değirmenci’nin işine son verilmesi, medya patronu Aydın Doğan’ın bu kararın yerinde olduğunu savunmasıydı. Rapor yazıldığı sırada, İrfan Değirmenci’nin evinin kurşunlandığı bilgisinin geldiğini de ekleyelim.
Sandığa erişimin ve/ya sandık görevinin üstlenilmesinin engellenmesi
Bu kategoride, sandık görevlilerinin gerekçesiz görevden alınması ve seçmenlerin sandığa erişimin engellenmesi ya da zorlaştırılmasına dair durumlar yer alıyor. Örnekler arasında, sandıkların başka bölgelere taşınması, CHP ve HDP’li sandık görevlilerinin görevlerinin iptal edilmesi ve her seçimde olduğu gibi ülke genelinde engellilerin sandığa erişimi için gereken önlemlerin alınmaması söz konusuydu.
Seçim yolsuzlukları
Bu kategoride ise halk oylaması günü teyit edilen seçim kural ihlallerine yer verdik. Açıkta oy kullanılması, farklı partilerden sandık görevlilerinin sandıktan uzak tutulması ve başka seçmenler adına imza atılması gibi örnekleri bu kategoride bulabilirsiniz. Tespitlerin halen sürdüğünü not düşelim.
Halk oylaması ve sonrası
Haritamıza ve rapor için topladığımız verilere 18 Nisan’a kadar olanları dahil ettik, ancak seçim sonrasında ihlal haberleri gelmeye, seçim gecesi ise YSK’nın aldığı ve yürürlükteki yasayla çelişen ani karar sonrasında protestolar düzenlenmeye, partiler açıklama yapmaya devam etti. Özellikle açık oy kullanıldığına, kolluk kuvvetlerinin sandıkların başında beklediği, sandık görevlilerinin itirazları nedeniyle fiziksel saldırıya maruz kaldığını belirten haberler yayınlandı. Bu bölümde halk oylaması sonrasındaki durumu kısaca özetlemeye çalışacağız.
YSK: Mühürsüz Zarf ve Oy Pusulaları da Geçerli
Yüksek Seçim Kurulu (YSK), oy verme işlemi öncesinde zarf ve oy pusulalarına vurulması gereken mühürlerin zorunluluğunu kaldırdı.
YSK’nın resmi internet sitesinden bugün akşamüstü yapılan açıklama şöyle:
“Bazı sandık kurullarının seçmene oy pusulası ve zarflarını sandık kurulu mührüyle mühürlemeden verdikleri yolundaki yoğun şikayetler üzerine bugün toplanan Yüksek Seçim Kurulu sandık kurulu mührü taşımayan oy pusulası ve zarfların dışarıdan getirilerek kullanıldığı kanıtlanmadıkça geçerli sayılmasına karar vermiştir.
“Sayım döküm işleminin buna göre yapılması gerekmektedir.
“Kamuoyuna, il ve ilçe seçim kurullarımıza, sandık kurullarına ve siyasi partilere duyurulur.”
bianet.org – 16 Nisan 2017
Referandum sonuçlandı: Yüzde 51,4 Evet, yüzde 48,6 Hayır Türkiye’de parlamenter sistemi sona erdiren ve ‘cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini getiren Anayasa değişikliği yüzde 48.6 "hayır" oyuna karşılık yüzde 51.4 "evet" oyuyla kabul edildi. İlk verilere göre yüzde 83.3 katılımın sağlandığı referandumda ‘Evet’ ve ‘Hayır’ oyları arasındaki fark 1 milyon 250 bin oldu. 1 milyon oy geçersiz sayıldı. OHAL baskısı altında girilen ve devletin tüm imkanlarının ‘evet’ kampanyasında kullanıldığı referandumda çok sayıda ihlal iddiası gündeme gelirken YSK ise skandal bir karara imza attı. YSK, kendi genelgesini ve kanunları hiçe sayarak, henüz oylama sürerken bir kural değişikliği yaptı, sandık kurulu mührü taşımayan pusula ve zarflar geçerli sayıldı. CHP ve HDP sonuçlara itiraz edeceklerini açıkladı. Sonuçların netleşmesinin ardından konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan ise bir kez daha ‘idam’ tartışmasını gündeme getirdi, “Parlamentodan geçsin ben onaylarım” dedi. Erdoğan, gerekirse idam için de bir referandum yapılabileceği sinyalini verdi. dusun-think.net – 17 Nisan 2017
CHP ve HDP'den sonuçlara itiraz: 2,5 milyona yakın geçersiz oy, geçerli sayıldı!
CHP Genel Başkan Yardımcısı Erdal Aksünger "İki buçuk milyona yakın geçersiz sayılması gereken oy kabul edilmiştir" diyerek seçim sonuçlarına itiraz ettiklerini duyurdu. HDP Sözcüsü Osman Baydemir, sonuca itiraz ettiklerini ifade ederek "Sonuçlanıncaya kadar referandum sonucu kesinleşmemiştir" dedi. T24 – 16 Nisan 2017
AGİT’ten referandum açıklaması geldi Heyet Başkanı Tana de Zulueta referandumda "evet" ve "hayır" taraflarının "eşit olmayan koşullarda" yarıştığını söyledi. Açıklamada “Oy sayım prosedüründe son değişiklikler önemli bir güvenceyi ortadan kaldırdı. YSK'nın mühürsüz pusulalar hakkındaki kararı kanunla çelişkili” ifadesi kullanıldı. hurriyet.com.tr – 17 Nisan 2017
Kadıköy Sokaktaydı: Bu Seçim Meşru Değildir, Hayır Biz Kazandık YSK’nin seçim pusulaları ve zarflarında mühür olması zorunluluğunu kaldırması sonucu AA tarafından açıklanan gayriresmi referandum sonuçları Kadıköy’de protesto edildi. bianet.org – 17 Nisan 2017
YSK rakamı bilmiyor Yüksek Seçim Kurulu (YSK) referandum yapılırken, mühürsüz oyların da kabul edileceğini açıkladı. Bu karar, sonuçların geçerliliğini sorgulamaya kadar varan tartışmalara yol açtı. Ancak, YSK mühürsüz oy pusulası ve zarfların sayısını bilmiyor. Aljazeera – 18 Nisan 2017
YSK kararını protesto edenlere operasyon; 38 kişi gözaltına alındı! YSK'nin 'mühürsüz oy' kararını protesto ettiği söylenen 38 kişi gözaltına alındı. DHA'nın haberine göre, İstanbul'da düzenlenen operasyon kapsamında 38 kişi hakkında yakalama kararı olduğu ve gözaltına alınanların Vatan Emniyet'e götürüldüğü öğrenildi. T24 – 19 Nisan 2017
Gerekçe ‘Evet’i meşru göstermemek’: Sendika.org editörü de gözaltına alındı Referandum sonuçlarının ‘şaibeli’ olduğu iddiasının gündeme gelmesinin ardından ‘Hayır’ kampanyasına yönelik gözaltılar sürüyor. Bu kapsamda erişime sürekli engellenen sendika.org’un editörlerinden Ali Ergin Demirhan gözaltına alındı. diken.com.tr – 20 Nisan 2017
Kaynak Raporlar ve Medya Platformları
AGİT Sınırlı Referandum Gözlem Heyeti İlk Bulgular Düşünce Suçu(!?)na Karşı Girişim Halkevleri Hak İhlalleri Raporu İnsan Hakları Derneği Referandum İhlallere Dair Ara Rapor Oy ve Ötesi Referandum Değerlendirmesi Şeffaflık Derneği Mart ve Ocak Ayı Raporu
*(Site sansürlendiği için link devamlı güncellenmektedir.) |