İnci Hekimoğlu – Özgür Gündem
http://www.ozgur-gundem.com/index.php?haberID=7686&haberBaslik=Hem%20otural%C4%B1m%20hem%20okuyal%C4%B1m!&action=haber_detay&module=nuce
Sivil itaatsizliğin tam zamanıdır. Yalnız Kürt halkı için değil.
İmam-komutan vesayeti sıkıştırmasında tercihini vesayetsiz yaşamdan yana koyan herkes için de.
Kürt halkının anadilde eğitim, yüzde 10 barajının düşürülmesi, siyasi tutukların serbest bırakılması ve asker-polis operasyonlarına son verilmesi taleplerinin hangisi yalnız Kürtlerin talebi?
Çerkeslerin, Lazların talepleri de Anayasal vatandaşlık değil mi?
Seçim barajının kaldırılarak, 12 Eylülden bu yana Mecliste temsil edilmesi engellenen seçmenin diğer yarısının da temsil edilmesi yolunun açılması, demokratik kamuoyunun talepleri arasında yok mu?
Belki siyasi tutukluların serbest bırakılması demokratik kamuoyunun belli bir bölümü için tartışma konusu olabilir ama diğer talepleri bu tartışmaya katabilirler mi?
Hiç sanmıyorum.
Ölümleri durdurmak üzere iktidardan somut adım atmasını istemek liberali, solcusu kamuoyunun büyük bölümünün ortak talebi değil miydi?
Daha dün bizden 12 Eylül rejimiyle hesaplaşmak ve sıfır kilometre bir anayasa yapmak için Evet isteyen bu iktidar değil miydi?
Altı ay sonra hem İlk üç maddeye dokunulamaz, hem de yeni anayasa diyerek, adeta ruh sağlığımızla oynayan aynı adam değil mi?
Daha düne kadar silahsız siyasete çağırılan Kürt halkının üstüne, sivil itaatsizlik gibi en meşru haklarını kullandıkları için panzerleri süren aynı iktidar değil mi?
Peki biz üç ay sonra nasıl oy kullanacağız?
Hangi referanslarla gideceğiz, sandık başına?
AKP-CHP-MHPnin ilk üç madde koalisyonu kamuoyuna deklare edilmişken, biz eşitlikçi, özgürlükçü, demokratik bir anayasayı nasıl yapacağız?
En demokratik eylem biçimlerinden birini kullanan Kürt siyasetçileri, halkın vekilleri tıpkı Ergenekon günlerindeki gibi yerlerde sürüklenirken, sessiz kalmaya devam mı edeceğiz?
Diyarbakır tıpkı Ergenekon günlerindeki gibi kuşatılıp, sivil itaatsizlik hapsedilmeye çalışılırken; Sebahat Tuncelin neden elini kaldırdığını, Bengi Yıldızın neden taşa gereksinim duyduğunu; görememeye, duyamamaya, okuyamamaya isyan etmeyecek miyiz?
Libyaya can simidi muamelesi yapıp, ikiyüzlülüğünü Kaddafinin arkasına saklayanları tribünden seyretmeye devam mı edeceği?
12 Eylül, 28 Şubat, ölüm kuyuları döneminin günahlarını taşıyanlar, bugün imam vesayetine memurluk yapanlara hiç örnek olmaz mı?
Kalemden başka silahı olmayan gazeteciler, yazarlar terörist muamelesiyle hapislere tıkılıyorsa, basılmamış kitaplar imha ediliyorsa, basmayı düşünmek bile cezalandırma gerekçesi oluyorsa ne bekliyoruz sivil itaatsizlik için?
İşte iki öneri: Biri biz Çerkeslerden, diğeri Şanar Yurdatapandan.
JINEPS olarak başlattığımız Yeni anayasa taslağınızı açıklayın kampanyasıyla, partileri, hedefledikleri anayasayı seçimlerden önce kamuoyuna açıklamaya zorlamak üzere imza topluyoruz. Haberiniz olsun!
Şanar Yurdatapan ise diyor ki; Elinizde Ahmet Şıkın kitabı varsa, lütfen bana ulaştırır mısınız? Söz, kimden aldığımı bildirmeyeceğim. Ama bütün eşe, dosta, bende adresi bulunan bütün gerçek ve tüzel kişilere, ilgili bütün kurumlara, dünyanın dört köşesindeki politikacılara, yazarlara, gazetecilere, sanatçılara, hukukçulara, -yargıç ve savcılara da- yollayacağım. Bunu bilerek ve isteyerek (taammüden) yapacağım.
Başkalarını da yapmaya teşvik edeceğim.
Ben de buradan duyuruyorum; elinde olan bana da göndersin. Elimizde dilekçelerimiz ve kitaplarımızla Diyarbakıra gidelim. Hem oturalım, hem okuyalım!