Diyarbakır Sur, Cizre ve Silopi başta olmak üzere bölge illerindeki sokağa çıkma yasakları ve operasyonlar sırasında yaşanan insan hakları ihlallerine karşı 2016 yılının Ocak ayında bir grup akademisyen “Bu Suça Ortak Olmayacağız” başlıklı bir bildiri yayımladı. Barış İçin Akademisyenler İnisiyatifi imzalı bu bildiriyi imzalayan 89 üniversiteden 1128 bilim insanı, şiddetin son bulması ve barış çağrısı yapıyordu. Çok geçmeden, dünyanın her köşesinden, aralarında Noam Chomsky, Judith Butler, Etienne Balibar ve David Harvey gibi isimlerin de yer aldığı 1.800’den çok akademisyen, Türkiye’deki meslektaşlarının yanında olduklarını açıkladı.
Yargı Süreci
- Hemen ardından, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın akademisyenleri hedef göstererek yargıyı ve rektörleri göreve davet etmesiyle haklarında idari ve adli soruşturmalar başlatıldı.
- İmzacılar adına bildiriyi kamuoyuyla paylaşan 4 bilim insanı tutuklandı.
- Akademisyenler OHAL KHK’larıyla ihraç edildi, işten çıkarıldı veya istifa ve emekliliğe zorlandı. Akademisyenler, haklarında ayrı ayrı açılan yüzlerce davada ayrı ayrı mahkemelerde yargılanmaya başladı.
- Bu arada akademisyenlere destek olmak için Kuşadası’nda 46 kişi savcılığa dilekçe verince haklarında dava açıldı. Aynı bildiriyi Adliyeler önünde okuyarak savcılara kendilerini ihbar eden İstanbul’da 17, Ankara’da 12, İzmir’de 82 kişi hakkında da ayrı ayrı mahkemelerde ayrı ayrı davalar açıldı.
Yargı Sürecindeki Kanunsuzluklar
- Bildiri nedeniyle suçlanan akademisyenler hakkındaki yargılama süreci ayrı ayrı mahkemelerde açılan bir sürü davaya bölündü. Böylece kamuoyu etkisini azaltma ve davaların takibini zorlaştırma yöntemi uygulandı. Sadece bu usulsüz uygulama bile, Anayasa gereği bağımsız ve tarafsız olması gereken yargının kendisini taraf olarak ilan etmesi anlamına geliyor.
- Neredeyse tamamen “Kopyala-Yapıştır” usulüyle hazırlanan iddianamelerde suçlamalarla ilgili hiçbir somut kanıt yok. Tamamen savcının tahminleri, niyet okumaları ve benzeri bireysel yorumlarından oluşmakta.
Şu Anki Durum
17 Temmuz 2019 itibariyle 58 ayrı mahkemede yargılanan 784 akademisyenin 204’ünün davaları sonuçlandı. Hepsinde “örgüt propagandası” veya “örgüte yardım” suçlamasıyla mahkumiyet kararı verildi. Cezaların 36’sında erteleme uygulanmadı. Cezası istinaf kararıyla kesinleşen Prof. Dr. Füsun Üstel 8 Mayıs’ta cezaevine girdi. Halen cezaevinde.
Ayrıca yargılanan imzacı akademisyenlerden Doç. Dr. Tuna Altınel de Paris’te katıldığı bir konferans nedeni ile Türkiye’de tutuklandı. Davası 30 Temmuz’da Balıkesir’de görülecek.
Kuşadası’ndaki destekçiler için Söke Ağır Ceza’da açılan dava aklanma ile sonuçlandı
Akademisyenlerle ilgili yargı süreci, Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) taşınmış durumda…
Anayasa Mahkemesi’ne Çağrımız: “Davalar düşsün, İfade Özgürlüğü kazansın…”
Hak ve özgürlüklerin ceza tehdidi ile baskı altında tutulmasının önüne geçme görevi Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) önünde duruyor. Hiçbir uygulama, hiçbir yargı kararı Anayasaya, kanunlara ve insan hakları alanındaki hukuksal normlara aykırı olamaz. Yüksek Mahkeme, akademisyenlerin başvurusunu derhal karara bağlamalı; akademisyenleri ve destekçilerini adliye koridorlarında yalnızlaştırmaya çalışan, tek tipleştirilmiş iddianamelerle, tek tip mahkûmiyet kararlarıyla karşı karşıya bırakan hukuksuzluklara son vermelidir.
İfade özgürlüğü ve akademik özgürlük ihlalleri ile sonuçlanan adli ve idari süreçlerin son bulması, temel hak ve özgürlüklerin korunmasını sağlayacak adımların atılması için AYM’yi derhal harekete geçmeye çağırıyoruz.
Kampanyaya katılım için http://chng.it/xb25ngnP6W
Düşünce Suçu(!?)na Karşı Girişim