İstanbul Sözleşmesi’nin 2011’de imzaya açılmasının üzerinden 12 yıl geçti. Ancak Türkiye’nin 2021’de sözleşmeden çekilmesiyle kadın ve LGBTİ+ gazeteciler için sağlanan hukuki koruma da ortadan kalktı.
Sözleşme, yalnızca bireyleri değil, şiddeti haberleştiren gazetecileri de güvence altına alıyordu. KAOS GL editörü Oğulcan Özgenç, “Sözleşme, LGBTİ+ gazeteciler için sadece bir hukuk metni değil, hayatta kalma güvencesiydi” diyerek, sektörde yaşanan ayrımcılığa dikkat çekti.
TGS Kadın ve LGBTİ+ Komisyonu’ndan Gülfem Karataş, gazetecilerin sadece içerikleri nedeniyle değil, cinsiyet kimlikleri nedeniyle de hedef olduğunu belirtti. Komisyonun verilerine göre, kadın gazetecilerin %47’si şiddet, %63’ü ise cinsiyet temelli ayrımcılık yaşadı.
Evrensel’den Nisa Sude Demirel, İstanbul Sözleşmesi’nin iptaliyle kadınlara yönelik şiddetin arttığını ve gazetecilerin sahada daha büyük tehlikelerle karşılaştığını ifade etti.
Mezopotamya Kadın Gazeteciler Derneği’nin 2025 Mart raporuna göre 1 ayda 6 gazeteci saldırıya uğradı, 5’i gözaltına alındı, 3’ü hakkında dava açıldı. 1 gazeteci ise tutuklandı.
Uzmanlar, sözleşmenin yokluğunda medya kurumlarına ve meslek örgütlerine ayrımcılık karşıtı politikaları hayata geçirme çağrısında bulunuyor. Toplu iş sözleşmeleri ve ILO sözleşmeleri gibi uluslararası düzenlemelerin iç hukukta uygulanması, gazeteciler için koruyucu bir zemin sağlayabilir.
11.05.2025
Platform24