2. Meşruiyetin ilanının ardından sansürün kaldırıldığı gün olması nedeniyle “Basın Bayramı” olarak kutlanan ancak 1971 askeri darbesinden sonra sansürün geri dönmesiyle, “Basın Özgürlüğü İçin Mücadele Günü” ilan edilen 24 Temmuz’da basın örgütleri, medyanın hâlâ sansür baskısı altına alındığına ve gazetecilerin cezaevlerine konulduğuna, halkın haber alma hakkının yok edildiğine dikkat çekti.
Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütünün son iki yıldır "dünyanın en büyük gazeteci hapishanesi” olduğunu söylediği Türkiye’de bugün halen 143 gazetecinin hapiste olduğunu belirten Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Başkanı Gökhan Durmuş, yaşananları “Her hafta 2-3 gazetecinin gözaltına alındığı, bazen 10-15 gün, bazen bir ay gözaltında kaldığı, sonra kiminin serbest bırakıldığı, kiminin tutuklandığı bir dönem” olarak tanımladı. Durmuş; “İktidarın medyanın yüzde 95’ini kontrolü altına aldığı, kalan yüzde 5’lik kesimi cezalarla, tutuklamalarla baskı altına aldığı, ekonomik olarak sürdürülemez bıraktığı bir dönemden geçiyoruz” dedi.
Sansürün kaldırılışının 110. yıl dönümünde fiili olarak sansür ve otosansürün hâlâ yürürlükte olduğunu söyleyen DİSK Basın İş Genel Başkanı Faruk Eren “Bu koşullarda 24 Temmuz bizim için bayram değil, basın ve ifade özgürlüğü için sesimizi bir kez daha yükselteceğimiz bir gündür” dedi.
Basın Konseyi’nden yapılan yazılı açıklamada da “Hiçbir dönemde olmadığı sayıda gazeteci ve yazar, ya cezaevlerinde; ya da mahkemelerde açılan binlerce davada sanık olarak yargılanıyor. Onlarca basın mensubu yazdıkları yazıdan, katıldıkları televizyon programındaki sözlerinden dolayı, ‘örgüt’ yaftası ile hapis cezalarına çarptırılmakta. En küçük eleştiriye, tek sütunluk habere ya da çizilen karikatüre onlarca yıl hapis istemiyle peş peşe davalar açılıyor.” denildi.
24.07.2018
dw.com/evrensel.net