bianet
http://bianet.org/bianet/ifade-ozgurlugu/178972-ayse-celik-sozlerimin-arkasindayim-saniklar-ayse-celik-in-arkasindayiz
Beyaz Şov’a telefonla bağlanarak, konuşmasıyla "terör örgütü propagandası" yaptığı gerekçesiyle hakkında dava açılan öğretmen Ayşe Çelik, program sorumlusu ve destek olmak amacıyla savcılığa başvurarak suça ortak olduklarını bildiren 38 kişinin yargılanmasına başlandı.
Kimlik tespitiyle başlayan duruşmada önce Ayşe Çelik ve Kadir Turnalı’nın ifadeleri alındı. Çelik “Sözlerimin arkasındayım” dedi: “Silvan’da yaşananların tanığıyım. Ben konuşmamda kimseyi suçlamadım ya da övmedim. Mağdurlara dikkat çektim ki o mağdurlardan biri de benim. Art niyetsiz, kimseyi övmeden söylediğim sözlerin samimiyetini o gün sunucu da, konuklar da izleyici de anladı. Ancak daha sonra milliyetçi hezeyanlarla hakkımda karalama kampanyası başlatıldı. Gözaltına alındım, olmadığım halde medya beni terör savunucusu, savı ise sanık yaptı. Söylediklerim örgüt propagandası kapsamına alındı. Söylediklerimin arkasındayım. Yine aynısını söylüyorum.”
Çelik’in ardından yazılı ifadesini veren Turnalı ise, programa teknik sebeplerle müdahale etme şansının olmadığını söyledi. Hükmün açıklanmasının geriye bırakılmasını istemediğini belirten Turnalı’nın avukatı da programda “terör propagandası” yapılmadığını belirtti.
Çelik’in telefonda söylediği sözlerin ifade özgürlüğü olduğunu belirterek “eğer Ayşe Öğretmenin söyledikleri suçsa biz de bu suça ortak oluyoruz” dedikleri için yargılanan 38 kişi ise ortak savunma yaptı.
Duruşma öncesinde adliye önünde de okunan savunma metninde şu ifadeler yer aldı:
“Biz aşağıda imzası olanlar, hakkında soruşturma açılan öğretmen Ayşe Çelik’in ‘söyledikleri suçsa, biz de bu suça ortak oluyoruz,’ diyerek destek olduğumuz için ‘terör propagandası’ yapmaktan yargılanıyoruz.
“Bu desteği, ölümlerin durmasını istemenin, ‘çocuklar aç susuz kalmasın’ demenin, yani en temel hak olan yaşam hakkını savunmanın ‘terör propagandası’ olarak nitelendirilemeyeceğine, insanlığın en temel ve haklı talebi olan yaşamı ve barışı savunma anlamına geldiğine inandığımız için veriyoruz.
“İnsanlığın en temel vicdani değerlerini savunmayı terör propagandası yapmak kabul eden bir zihniyet ve hukuk düzeninin, insan hakları ve demokrasiyle bağdaşmadığına inanıyoruz.
“Ölümlerin önünü almanın tek yolunun silahların susması ve barışın tesisi için diyalog olduğuna inanıyoruz.
“Hangi tehdit ve saldırı altında olursa olsun, demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğüne dayalı bir devletin insan yaşamını ve barışı savunanlara ‘terörist’ ve ‘terör propagandacısı’ yaftası yapıştırması ve yargılaması kabul edilemez.
“Bu vesileyle hem yurt içinde hem de uluslararası alanda her türlü savaş ve çatışmanın barış ve müzakereyle sonuçlanması gerektiğine ilişkin talebimizi yineliyor ve barışı savunanların hemen beraat ettirilmesini istiyoruz.”
Savunmanın ardından Savcı, "Sanıklar söz konusu konuşmanın yapıldığı dönemde PKK terör örgütünün rolü hakkında ne düşünüyorlar?" dedi. Savcının sorusu üzerine hâkimler görüşmek istedi. Avukatların itirazı üzerine mahkeme başkanı bir avukata "Sus, otur" diyerek müdahale etti. Yaşanan tartışmanın ardından mahkeme savcının sorusunun davayla alakalı olmadığını belirterek soru sorma talebini reddetti.