Baskın Oran – Radikal 2
http://www.radikal.com.tr/radikal2/mulkun_temeli_buysa_yanmisiz-1060962
Mülkün temeli buysa yanmışız
Malum; Adalet Mülkün [devletin] Temelidir. Yalnız, bütün duruşma salonlarının alnına yazılı olan bu motto doğruysa, milletçe yandık. Çünkü bu ülke parçalanmaya gidiyor demektir. Zira artık bu kadarı, ne kadar Kürt varsa fena tahrik eder. Yargının son iki-üç ayda Kürtler konusunda ne yaptığından örnekler vermek, sonra da Yargıtayın bu konudaki son kararını ele almak istiyorum.
Ölüm orucunda ölen kızının fotoğrafını taşıyan anne hakkında 5 yıl hapis istendi. Dünya Kadınlar Günü için düzenlenen etkinliğe kızının fotoğrafıyla katılan 57 yaşındaki anne Hatice Harmana örgüt propagandası yapmaktan Malatya 3. Ağır Cezada dava açıldı. (K. Göktaş, Vatan, 11.06.11).
Hoş geldiniz diyene 20 yıl hapis istemi. Devletin daveti ve Öcalanın çağırması üzerine Haburdan gelen PKKlıları Sayın Abdullah Öcalanın talebi üzerine geldiniz. Kalıcı bir barış için geldiniz. Gönüllerin başkentine hoş geldiniz sözleriyle karşılayan Yılmaz Dünen hakkında Diyarbakır 6. Ağır Cezada açılan davada örgüt üyeliği ve örgüt propagandası yapmaktan 20 yıl istendi. (F. Aslan, Milliyet, 18.07.11).
Selam getirmekten mahkum oldu. Avukat Mehmet Bayraktar, bir mitingde Sizin özgürlüğünüz için mücadele eden A. Öcalandan bütün Kürtlere selam getirdim deyince, Erzurum 2. Ağır Cezada örgüt propagandası yapmaktan 1 yıl hapse mahkum oldu. Cezanın ertelenmesi talebi reddedildi. (Bianet, 01.08.11).
Ceket iliklemek propagandaymış. Diyarbakır 5. Ağır Cezada açılan davada Şanlıurfanın Suruç Belediye Başkanı Etem Şahine PKKlı militanın anısına yapılan Saygı duruşu sırasında ceketinin önünü ilikleyerek, anmayı örgüt propagandası haline dönüştürdüğü, etkinliğe aktif şekilde katıldığı ve örgüt destekçisi olduğunu belli ettiği gerekçesiyle 10 ay ceza verildi. (H. Durgun, Taraf, 12.08.11).
Kıyafeti sebebiyle mahkum. Diyarbakır 4. Ağır Ceza, Şırnak Beytüşşebap Belediye Başkanı Yusuf Temeli, Eruhta düzenlenen Kültür ve Doğa Festivaline yöresel kıyafet leşkeri giyerek katıldığı için örgüt propagandası yapmaktan 1 yıl 8 ay hapse mahkum etti. (Haftalık Düşünce Özgürlüğü Bülteni, 12.08.11).
Lozanı inkâr sırası Yargıtayda
Haberleri yorumsuz verdim. Şimdi yazacağıma yorum yapacağım: Yargıtay 9. Ceza Dairesi, Kürtçe savunma talebi Türkçe bildiği gerekçesiyle reddedilen sanık hakkında verilen karara savunmanın kısıtlandığı gerekçesiyle yapılan itirazı reddetti. Özetle şöyle dedi: Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) md. 6/3-e ve Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) md. 202, sanığın duruşma dilini anlamadığı veya konuşamadığı durumlarda tercüman öngörür. Sanık Türkçe bilmektedir. Başka dilde savunma yapamaz. (Milliyet, 09.08.11)
Türk yargısı defalarca yaptığı vahim hatayı durmadan tekrarda ısrar ediyor. Saf saf diyorduk ki, KCK davası bir inat haline dönüştü, nasıl olsa Yargıtaydan döner. Meğer öyle değilmiş. Devletin resmî dili bulunmasına rağmen, Türkçeden başka dil konuşan TC vatandaşlarına, mahkemelerde kendi dillerini sözlü olarak kullanabilmeleri bakımından uygun düşen kolaylıklar sağlanacaktır diyen, yani Türkçe bilir-Türkçe bilmez ayrımı yapmayan Lozan Antlaşması md. 39/5i Yargıtay da inkâr etti. Bırakın Lozanın kurucu antlaşmamız olması gibi ulusal bir durumu; bakın bu karar adaleti teknik olarak nasıl perişan ediyor:
1) AİHS md. 6/3-e, duruşma dilini anlamayan veya konuşamayanlara tercüman öngörür. Bu, genel kuraldır. Türkçeden başka dil konuşan TC vatandaşlarına kendi dillerini sözlü olarak kullanma olanağı getiren Lozan 39/5 ise özel kuraldır. Hukukta özel kural, genel kurala üstündür. Bunu talebeler Hukukun 1. sınıfında Hukukun Temel İlkeleri dersinde okurlar.
2) CMK md. 202 meramını anlatabilecek ölçüde Türkçe bilmiyorsa tercüman öngörür. Anayasa md. 90/5 şöyle der: Milletlerarası antlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda, milletlerarası antlaşma hükümleri esas alınır. CMK bir yasadır, Lozan ise bir milletlerarası antlaşmadır ve yasaya üstündür. Bunu anlamak için hukuk öğrencisi olmaya da gerek yoktur ve bu durum Yargıtayın Anayasayı ihlalidir.
Yargıçlarımızın yorumları
Hadi, diyelim ki yüksek yargı daha yaşlı ve muhafazakar yargıçlardan oluşuyor, sabredelim, aşağıdan gelenler bu işi düzeltecektir. Buyurun, adalet mekanizmasının yazıştığı sitede, bu karar hakkında yazılanlardan birkaçı: (isim vermiyorum, sadece kurum adını parantez içinde veriyorum)
Hukuk, kötü niyeti ve ideolojik başkaldırı niteliğindeki eylemleri savunma hakkı kapsamında değerlendirilmemeli (Bergama Adliyesi). Çok yerinde bir yorum olduğunu düşünüyorum (İspir Adliyesi). Hem Türkçe konuşup hem başka dilde savunma yapacağım demenin hukuksal bir temeli yoktur. Dünyada devlet sayısı: 222. Konuşulan dil sayısı: 6.912 (İstanbul Barosu). Çok doğru bir karar (Hayrabolu Adliyesi). Yargıtayın böyle cesur kararlarına ihtiyacımız var. İşin esasına bakan, kenara köşeye takılmayan uygulamayla ceza adaleti sistemimize bir kimlik, bir kişilik ve caydırıcılık kazandırabiliriz. Sağolsunlar (Manavgat Adliyesi). Resmi dilin Türkçe olduğu bir yerde, inatla ve anlaşılmaz bir lehçeyle konuşma arzusu taşıyanların niyetleri elbette ki konuşmak değildi. Yüksek Hakimlerimize sonsuz teşekkürler (Antalya Adliyesi).
Manavgat ve Antalyanınkiler en hoşları. Biri kenara köşeye takılmayan karar istiyor, diğeri ceza hukukunda niyet cezalandırılmaz kuralını dahi bilmiyor. Ama isterseniz bu yorumlara daha fazla yorum yapmayayım. Sadece şunu söyleyip bitireyim: Ben Kürt olsaydım, böyle bir mülk temelini fena halde isyan ettirici bulurdum. Daha fazla söylemeyeyim, örgüt propagandası yapmaktan ben de gidebilirim.