On ikinci buluşmamızda Hrant Dink Vakfı’ndan Gamze Tosun ve Funda Tekin ile birlikte nefret söylemini ve mücadele yöntemlerini konuşup, tartıştık.
Yazılı basında ve gündelik dilde kullanılan hangi ifadeler belirli kimliklere yönelik önyargıları pekiştirir? Bir haberin başlığı, spot cümlesi, görseli ve içeriğiyle oluşturduğu çerçeve, ayrımcılığı nasıl besler? Bir söylem ne zaman ifade özgürlüğünün sınırlarını aşıp nefret söylemine dönüşür? Hrant Dink Vakfı tarafından yürütülen ‘Medyada Nefret Söyleminin İzlenmesi’ çalışması kapsamında yazılı basında etnik, ulusal ve dini kimliklere yönelik nefret söylemi çalışması yapılıyor. Atölye kapsamında, çalışmanın bulgularının ve deneyimlerinin paylaşılmasının ardından medyada ve gündelik dilde ayrımcılığın ve nefret söyleminin nasıl üretildiğini ve yaygınlaştığını örnekler üzerinden tartıştık. Ayrıca bu söylemle mücadele için alternatif bir gündelik dil ve haber dilinin nasıl olabileceğine dair fikirlerimizi paylaştık, yeni yöntemler aradık.